Nasıl Yapılır

Kapat

Bor Nedir – Bor Nasıl Bir Madendir?- Bor Nerede Kullanılır?- Bor Neredenn Çıkar?- Bordan Neler Yapılır?- Bor Kullanım Alanları- Bor Madeni

Bor nedir? Ve Nerede Kullanılır?

Periyodik tabloda B simgesiyle gösterilen, atom numarası 5, atom ağırlığı 10,81, yoğunluğu 2,84 gr/cm3, ergime noktası 2300 oC ve kaynama noktası 2550 oC olan, metalle ametal arası yarı iletken özelliklere sahip bir elementtir. Genellikle doğada tek başına değil, başka elementlerle bileşikler halinde bulunur. Tabiatta yaklaşık 230 çeşit bor minerali vardır. Oksijenle bağ yapmaya yatkın olması sebebiyle pek çok değişik Bor-oksijen bileşimi bulunmaktadır. Bor-oksijen bileşimlerinin genel adı borattır.

Bu yüzyılın en önemli madenleri arasında yer alan Bor rezervinin yarısından fazlası Türkiye’de bulunuyor. Bor, nükleer sanayiden uzay araçlarına, gübre sanayiinden ilaç sanayine, kimya sanayinden otomobil sanayine kadar 400′ü aşkın alanda kullanılıyor.
Dünyanın en stratejik madeni olarak kabul edilen Bor, nükleer sanayiden uzay araçlarına, gübre sanayiinden ilaç sanayine, kimya sanayinden otomobil sanayine kadar 400′ü aşkın alanda kullanılıyor.

Türkiye, dünyada Bor rezervlerinin %65′ine sahip bulunurken, dünya üretiminin %32’sini gerçekleştiriyor. Türkiye dışındaki ülkelerde Bor rezervlerinin ömrü son 50 yıllık iken ülkemiz tüm dünyanın 450 -500 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek Bor rezervlerine sahip konumdadır.
Türkiye’de devlete ait olan Eti holding A.Ş. aracılığı ile Bor madenleri, Burhaniye’den Savaştepe’ye, Susurluk’tan Dursunbey’e, Bigadiç’ten Sultançay’ına, Bursa Kestelek’ten Sındırga’ya, Kütahya Emet’den Eskişehir Kırka’ya kadar 1 milyon 700 bin hektarlık bir Bor maden rezervleri alanı kamulaştırılmış durumdadır. Bu alanlardaki rezervleri yaklaşık 2.5 milyar tonluk kapasiteyle dünyanın en zengin ülkesi Türkiye’dir. Bu Bor’un ülkemiz için ekonomik değer olarak 1 trilyon dolardan daha fazla zenginliğe sahiptir. Türkiye Bor madenlerinin ihracatının %50’sini ham madde halinde, %50’sini işlenmiş olarak satmaktadır. Şekil 1′de Türkiye’deki Bor madeni rezerv bölgelerini harita olarak göstermektedir.

Bor ürünlerine ait teknolojiler genellikle teknolojiyi üreten ülkelerce gizlenmekte, bu konudaki bilgilere kolaylıkla ulaşılamamaktadır. Bu sebeple diğer ülkelerden önemli teknoloji transferleri yapılamamıştır.

Ham madene sahip olan ülkelerden ziyade, bu madenle ilgili teknolojiye sahip olan gelişmiş ülkelerin piyasaları kontrol ettiğini göstermektedir. Türkiye de, 1978 yılında yapılan devletleştirmeden sonra bu konuda önemli yol katetmiş olsa da, kalkınmakta olan ülke statüsünün getirdiği sorunlar ve teknolojik eksiklikleri sebebiyle Bor dünya piyasasında rezervleri ile orantılı bir hakimiyete sahip olamamaktadır. Gelişmiş ülkeler sanayilerinin pek çok alanında alternatifi olmayan, ikamesi zor bir hammaddede büyük oranda Türkiye’ye bağımlıyken, Türkiye bu avantajını iyi değerlendirememekte,

Dünya piyasası yıllık 80-90 milyar dolar civarında olan Bor uç ürünlerinde Türkiye’nin pazar payı %1′i bile bulamamaktadır

Türkiye Bor madenini tam rafine işlenmiş olarak değil, ham veya yarı rafine halde satmasından dolayı çok önemli döviz kazandırıcı fırsatları kaçırmaktadır. Çınkı (2001) bunun çeşitli örnekleri verilmektedir. ‘Örneğin, ortalama FOB Bandırma 200 dolar/ton dan sattığımız %42 B2O3 tenörlü kolemanit cevherini (Türkiye bu cevherde dünyanın tek üreticisi ve ihracatçısı konumundadır) alan bir ihracatçı firma söz konusu ürünü öğüttükten sonra 600-650$/ton fiyatla nihai kullanıcıya satmaktadır.

Türkiye, dünyanın en zengin Bor yataklarına sahip olduğu halde, yurt dışına ihraç ettiği tinkal ve borakstan üretilen sodyum per boratın ithalatçısı konumundadır.

Eti Holding bu pazarın parasal olarak %20-23′üne, US Borax ise %65-70′ine sahiptir. Bor gibi 21. Yüzyılın petrolü olarak adlandırılan bir madenin en büyük rezerv kaynağı olan Türkiye’nin, Bor ihracatından yılda yalnızca 102 milyon dolar, Bor ürünleri ihracatından ise 106 milyon dolar kazanıyor olması, önemli bir kapasitenin israf edildiğine işaret etmektedir.

2001 yılı Ocak ayında Türkiye’ye ani bir ziyarette bulunan ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor dünya Bor piyasasına hakim olan Dodge&Cox ve Rio Tinto Holding’in eski yönetim kurulu üyesidir ve ilk ziyaretini dönemin özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanına yapmıştır. Rio Tinto’nun 1978 yılından (Bor madenleri devletleştirilmeden) önce Türk Borax adlı firma aracılığıyla Türkiye’deki Bor madenlerinin %80′ini işlettiği, şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankaların bazılarında hisselerinin bulunduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Bor cevherleri Avrupa ve ABD’nde işlenerek rafine ürünler çok daha pahalıya Türkiye’ye ithal edilmiştir.

Eti Holding, rafine ürün üretimi çalışmalarına 1978′den sonra başlamış olmasına ve rakibi US Borax’ın 140 yıldan fazla bir süredir pazarda teknik üstünlüğe ve geniş dağıtım ağlarına sahip olmasına rağmen, Avrupa pazarının %51′ini, dünya pazarının %36’sını almayı başarmıştır.

Avrupa ve Amerikalı büyük üreticilerin Türkiye’deki Bor yataklarına daha Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde başlayan ilgileri Bor madenleri 1978 yılında kamulaştırıldıktan sonra da azalmadan sürmüştür.

Bor madeninin kullanım miktarındaki asıl önemli artış, Bor’un yakıt taşıyıcısı olarak kullanılmasıyla sağlanabilecektir. Bir çok pil, akümülatör vs. enerji üretim aygıtında yakıt olarak kullanılan hidrojenin elde edilmesi sağlanmaktadır.

1963 yılında Bor NATO’nun stratejik maddeleri listesinden çıkarıldıysa da, ABD’nin Bor alanındaki bazı stratejik çalışmaları gizlilik içinde yürüttüğü bilinmektedir. ihracı yasaklanmıştır.

Bor madeninin önemi, ülkeleri bu konuda çıkarlarını düşünmeye ve planlı davranmaya sevk etmektedir. Bor hakkında sürdürülen araştırmaların, Bor bileşiklerinin yüksek teknolojili ürünlerdeki yeni kullanım alanlarını keşfetmesi, bu madeni gelecekte, petrol gibi üzerinde uluslararası mücadelelerinin yaşandığı bir ürün konumuna getirebilecektir.

Bor ve Bor ürünlerinin dünya piyasalarındaki talebi fiyatın yanı sıra girdi olarak kullanıldığı endüstrilerdeki teknolojik gelişmelere, üretici ve kullanıcı tercihleri ile ikame imkanına bağlı olmaktadır.

Özellikle fiber cam, deterjan gibi sanayilerde Bor ve borlu yakıtlar, 1950′li yılların başında ABD Savunma Programında geleceğin yakıtı olarak adlandırılmış ve nükleer silahlanma dışında 2. önemli stratejik malzeme olarak nitelendirilmiştir.

1958-1961 yılları arasında ABD ve NATO tarafından Bor, stratejik bir maden olarak ilan edilmiş, pazarlaması kontrol altına alınmış ve COCOM olarak nitelendirilen tedbirler kapsamında Varşova Paktı ülkelerine satışı yasaklanmıştır.

DÜNYA Bor ve Bor ÜRÜNLERİ TÜKETİMİ

Dünya Bor üretim ve tüketimi 1970 yılından bu yana iki katından fazla artmıştır. 2001 yılı itibariyle Bor tüketimi B2O3 bazında 1,5 milyon tondur. Batı ve Doğu Avrupa %46 toplam payları ile tüketimde ilk sırada yer almaktadır. Kuzey Amerika, Asya ve Latin Amerika onu izlemekte ve sırasıyla %25, %11 ve %10 paya sahip bulunmaktadır.

Türkiye’de ise Bor tüketimi çok düşük seviyede olup, dünya tüketiminin %1-2’si civarındadır. 2000 yılı itibariyle Türkiye’de Bor’un %27’si demir-çelik, %12’si cam ve cam elyafı, %38′i seramik ve firit, %12’si deterjan, %5′i kimya ve %6’sı diğer sektörlerde tüketilmiştir.

Bor madeninin kullanıldığı sanayiler bölgeden bölgeye farklılık göstermektedir. Batı
Avrupa ülkeleri Bor’u en çok deterjan sanayinde kullanırken ABD en çok fiber cam
üretiminde ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri cam sanayinde kullanılmaktadır.

Tablo 1

Türkiye’nin Bor madenlerinin rezerv ömrü 412 yıl iken, dünyanın ikinci büyük rezerv ülkesi ABD’nin Bor rezervleri 76 yıllık ömre sahiptir. Dünya rezervleri ve bu rezervlerin tüketim artış hızları göz önünde bulundurulduğunda 50-80 yıl sonra ülkemiz Bor yataklarının dünyadaki tek Bor kaynağı olma ihtimali yüksektir.

Tablo 2

 

Türkiye Bor kaynaklarında dünyada birinci durumdadır. Dünya toplam rezervinin 63%’ü Türkiye’de bulunmaktadır.

Bor rezervlerinin tükenmesi tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu sebeple ABD, kalan Bor madenlerinin bir kısmını ’stratejik rezerv’ ilan ederek çıkarılmasını durdurmuştur. Türkiye’deki Bor madenlerinin kalitesi ABD’dekinden yüksektir. Dünya Bor rezervlerinin kalan kısmı Rusya, Çin, Şili, Bolivya, Peru, Arjantin, Sırbistan’da bulunmaktadır.

Dünyada işletilen toplam 496 milyon tonluk rezervin 375 milyon tonu Türkiye’dedir
Piyade tüfeği, tabanca, top, tank üretiminde, zırhlı personel taşıyıcıların zırhlarını güçlendirici seramik plaklarda da Bor kullanılmaktadır. Borla güçlendirilmiş cam malzemelerin iletken olmayan ve düşük dielektrik özelliği onları radara karşı görünmez kıldığı için askeri teçhizat yapımında önemlidir. ABD ordusu tarafından kullanılan gizli teknoloji ürünü Stealth Fighter (hayalet uçaklar) ve donanımlarının imalinde de Bor ve rafine Bor ürünlerinin kullanıldığı.

Bor karbid ve fiber camın bir bileşimi 30 kalibre kurşunu durduracak şekilde geliştirilmiş olup, AH-10 Kobra helikopterlerinin koltuklarında kullanılmaktadır.

BNCT (Boron Neutron Capture Therapy) kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle beyin kanserinin tedavisinde hasta hücrelerin seçilerek imha edilmesine yaraması ve sağlıklı hücrelere zararının minimum düzeyde olması nedeniyle tercih sebebi olabilmektedir’.

Japon bilim adamlarınca, 2001 yılı Şubat ayında, magnezyum diboridin geleceğin süper iletkeni olabileceği keşfedilmiştir. Süper iletkenlik, sıcaklığın belli bir noktanın altına düşürülmesiyle (kritik sıcaklığın altına) her türlü elektriksel direncin kaybolması durumudur.

Nükleer reaktörlerde radyoaktif malzemenin fisyonu sonucunda ısı, alfa ve beta parçacıkları, gama ışınları ve nötronlar açığa çıkar. Nötronlara kalkan olarak kullanılan en önemli malzemeler,

Bor bileşikleri, özellikle de boraks binlerce yıldan beri kullanılmaktadır. Babillerin Bor’u kıymetli eşyaların ergitilmesinde, Mısırlıların mumyalamada, Eski Yunanlıların ve Romalıların temizlikte, Mısırlıların, Mezopotamya uygarlılarının ve Arapların bazı hastalıkların tedavisinde Bor’dan yararlandığı bilinmektedir.

Hafifliği, gerilmeye olan direnci ve kimyasal etkilere dayanıklılığı sebebiyle; plastiklerde, sanayi elyafı üretiminde, lastik ve kağıt endüstrisinde, tarımda, nükleer enerji santrallerinde, roket yakıtlarında da kullanılmaktadır.

Camın ısıyla genleşmesini önemli ölçüde indirgediği, camı asite ve çizilmeye karşı koruduğu, titreşim, yüksek ısı ve ısı şoklarına karşı dayanıklılığı sağladığı için ısıya dayanıklı cam gereçleri ve elektronik ve uzay araştırmalarında kullanılacak üstün nitelikli camların üretiminde de önemli yeri vardır.

-Otomobil yakıtı olarak son günlerde kullanılmaya başlanmıştır.

-Metal Fırtına kitabı Bor üzerine yazılmıştır.

Bor Madeni Kullanım Alanları

DİĞER

  • Fiber Optik
  • Patlayıcı Maddeler (havai fişek vb.)
  • Antifirizler, hidrolik yağlar
  • Petrol Boyaları, yanmayan ve erimeyen boyalar, tekstil boyaları
  • Zımpara ve aşındırıcılar
  • Kompozit malzemeler
  • Manyetik cihazlar
  • İleri Teknoloji Araştırmaları (moleküler biyoloji vb.)
  • Mumyalama
  • Ve diğer birçok alanda kullanılmaktadır

Bor Madenin Türkiye İçin Önemi

Bor hidrit yakıt hücresi ile çalışan Chrysler Natrium modelinin New York caddelerinde cirit attığını ve 90 litrelik deposuyla tam 480 km.yol katettiğini artık hepimiz biliyoruz. Aynı teknoloji ile deneme sürüşleri yapılan diğer araçlar ise; Peugeot Citroen’in ortak projesi H2O, Ford Crown Victoria, Ford Explorer’ın modifiye edilmiş bir modelidir. Bu araçlar hali hazırda yakıt olarak
sıvı haldeki sodyum borhidrit ile çalışmaktadır.

Yine ayrı bir çalışma ürünü olan bor motorlarına, otomotiv sektöründe yakın bir gelecekte petrolün işine son verecek teknoloji gözüyle bakılmaktadır. Bor motorları elementer boru saf oksijenle yaktığından petrol ve diğer alternatif enerji kaynaklarına kıyaslandığında üstünlükleri saymakla bitirilememektedir. Sıfır emisyonlu, elementer bor yakıldıktan sonra atığı ayrı bir haznede tutulup,
istenirse tekrar yakılmaktadır.Çünkü biriken atık yine bordur. “The New Jersey Genesis Project” yeni bir proje olup, Amerikan hükümetinin bir çok ulusal enerji, teknoloji, ticaret şirketleri ile pek çok üniversite bu projenin ortakları arasında yer almaktadır. Anılan proje ortaklarından Millenium Cell, halka açık bir teknoloji şirketidir ve Nasdaq borsasında hisseleri işlem görmektedir. Şirketin elindeki patentler ve uygulamaları arasında bor bazlı bataryalar, yakıt pilleri bulunmaktadır. Bor bazlı bataryalar cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar gibi ileri teknoloji ürünlerinde çoktan kullanılmaya başlanmış bulunmaktadır.

Florida Üniversitesi alternatif füzyon reaktörleri araştırmalarına yıllardır ciddi bütçeler ayırmaktadır. Anılan üniversiteden üç fizik bilim adamı bir nükleer füzyon reaktör tasarlamışlardır. Bu reaktör uranyum, toryum gibi radyoaktif yakıt istememekte ve aynı zamanda radyoaktivite üretmemektedir. Tasarlanan bu reaktör doğal gaz çevrim santrallerini, termik santralleri, hidroelektrik santralleri , petrole dayalı enerji santrallerini tümüyle ortadan kaldırmaktadır. Tasarım nükleer enerjinin üstünde avantajlara sahiptir. Her şeyden önce nükleer olmasına rağmen radyoaktivite üretmemektedir. Bu nedenle büyük metropollerin merkezlerine kurulabilmekte, bu sayede üretilen enerjiyi taşıyacak nakil hatları gibi sabit yatırımları ve nakil esnasındaki enerji kayıplarını ortadan kaldırmaktadır. Bu yeni reaktörlerin yakıtı bordur. Bilim adamlarının ifadelerine göre günlük 200 gram bor’la 100 Mw enerji üretilecektir. Söz konusu bilgileri içeren makale BİLİM Dergisinde 1997 yılında yayınlanmıştır. Makalede söz konusu santrallerin 10 yıl içinde gerçekleştirileceği bildirilmektedir. Aradan geçen 5 yıl içerisinde önemli mesafelerin alındığı kuşkusuzdur.

Bor tuzu madenlerimizin bugünü ve geleceği açısından vazgeçilemez önemini ortaya koyan yukarıdaki gelişmeler, kuşkusuz bu ve benzeri teknolojik gelişmeleri sayısız örneklerle desteklemek mümkündür. Dolayısı ile bilim çevrelerinde hidrojenin önümüzdeki yıllarda petrolün yerini almasına kesin gözüyle bakılmaktadır. Eğer gelecekte en önemli enerji kaynağı hidrojen olursa, hidrojenin elde edilmesinde kullanılan bor elementinin önemi de giderek artacaktır. Bu da dünya bor rezervlerinin en az yüzde 66’sına sahip Türkiye’nin bu madeni işleyebildiği takdirde Dünya’nın en zengin
ülkesi olması anlamına gelecektir.

Peki nasıl bir şeydir bu bor ?
Doğada serbest element olarak değil de, tuz şeklinde bulunan Bor madeninin görünümü beyaz bir kayayı andırmaktadır. Diğer elementlere karışmaması ve toprağın yaklaşık kırk metre altında bulunması çıkarılmasını kolaylaştırmaktadır. Bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir elementtir. Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları, borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye, Arjantin, Rusya, Kazakistan, Çin, Bolivya, Peru, Şili ve ABD’nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Bor madenini önemli kılan en önemli özelliği çok sert olup, yüksek ısılara direnç göstermesi ve ayrıca yakıt olarak kullanıldığında yüksek enerji üretmesidir. Bor minerallerinden ticari değere sahip olanları; tinkal, kolemanit, üleksit, probertit, borasit, pandermit, szyabelit, hidroborasit ve kernit’tir. Bor madenleri topraktan çıkarıldıktan sonra kırma, eleme, yıkama ve öğütme işlemlerini müteakip ilgili sanayilerin kullanımına hazır hale gelebilmektedir. Bor cevherlerinin yapılarındaki kil bileşiklerinin arındırılması için yıkama ve zenginleştirme işlemi yapılması sonucu elde edilen ürün ham bor olarak tanımlanmaktadır. Bor mineralleri ham bor ve/veya öğütülmüş ham bor halinde piyasaya sanayi girdisi olarak belli miktarlarda sunulabilmekte, geriye kalanı ise sanayide rafine bor bileşikleri halinde kullanılmaktadır. Bor madeni ve bor ürünleri içindeki borik oksit (B2O3) için talep edilmektedir. Dünyadaki B2O3 talebi toplam 1 milyon ton civarında olup, Türkiye’deki rezervler dünya talebini 320- 803 yıl süre ile, ABD’deki rezervler ise 60-209 yıl süre ile karşılamaya yetecek düzeydedir. Dünyada tüketilen bor madeni ve bor ürünlerinin toplamının içindeki B2O3 talebinin % 32’sini Türkiye, % 50 sini ise ABD karşılamaktadır.

“Sanayi Tuzu” olarak da adlandırılan bor madeni, özelliklerinden dolayı sanayide yüzlerce üründe kullanılmaktadır. Yüksek ısıya dayanması, bilgisayar ve iletişim yüksek teknolojileri için zorunluluktur. Kullandığımız bilişim araçlarının daha hızlı ve daha küçük olması, aynı anda binlerce telefon görüşmesini sağlayan fiber optik kabloların dayanıklı olmaları, deterjanların beyazlatıcı özelliği, yanmaz kumaşların özelliği yine bu maden sayesindedir. Diş macunundan ilaca, fayanstan gübreye, kaporta cilasından çelik janta, ahşaptan bor cama kadar her üründe bor madeni kullanılmaktadır. Ayrıca geleceğin yakıtı olarak öngörülen ve halen uzay teknolojilerinde kullanılan bor bu sebeple stratejik bir öneme sahiptir. Tarihte ilk olarak 4000 yıl önce Babiller Uzak Doğu’dan boraks ithal etmiş ve bunu altın işletmeciliğinde lehim elemanı olarak kullanmışlardır. Mısırlıların da boru, mumyalamada, tıpta antiseptik olarak ve metalurji uygulamalarında,
Çinlilerin seramik ve cam üretiminde kullandıkları bilinmektedir. İlk boraks kaynağı Tibet Göllerinden elde edilmiştir. Eski Yunanlılar ve Romalılar boratları temizlik maddesi olarak kullanmıştır. İlaç olarak ilk kez Arap doktorlar tarafından M.S. 875 yılında kullanılmıştır. Borik Asit 1700’lü yılların başında borakstan yapılmış, 1800’lü yılların başında ise elementer bor elde edilmiştir.
(Moseman, 1994).

Bor madenlerinin ülkemizdeki bilinen tarihi 1800’lü yıllara dayanmaktadır. İlk bor yatağı 1815 yılında Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bulunmuştur. Osmanlı topraklarında üretilen diğer madenler gibi bor tuzları da gelişen batı endüstrileri için hammadde girdisi olarak görülmüş ve üretim planları gelişmiş ülkelerin sanayilerinin ihtiyaçlarına göre projelendirilmiştir.

Ülkemizde Cumhuriyet ile birlikte sanayileşme çabaları ve politikalarına sanayiisi gelişmiş ülkeler, ne teknolojik yardım ne de kredi desteği konularında istekli davranmamışlardır. Entegre olan bor, ferrokrom, demir-çelik ve alüminyum tesislerinin kurulmalarında da bu anlayış geçerli olup; İskenderun demir-çelik ve Seydişehir alüminyum tesislerinin teknoloji ve kredi desteği o yıllarda eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından sağlanmıştır. Ülkemizde bor madenin çıkarılması ve kontrolü tamamen devlet kontrolündedir. 1978 yılında çıkarılan 2172 sayılı yasa hükümleri
doğrultusunda özel sektörün elinde bulunan bor madenleri kamulaştırılarak Etibank Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Ruhsatların Etibank’a devrinden sonra arama faaliyetlerine hız verilmiş, toplam 600 milyon ton olan rezervler 2 milyar tona çıkarılmıştır. Rafine ve ara ürün eldesi doğrultusunda önemli yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Bu yatırımlar sonucu ihracatın tek elden
yapılması, hem mamul madde hem de cevher ihraç fiyatının yükselmesi sonucu toplam döviz girdisinde de önemli artışlar olmuştur. Türkiye’de bugün 53 farklı maden ve mineralin üretimi yapılmaktadır. Ülkemiz çeşitli maden kaynaklarına sahip olmasına rağmen bor minerali özel bir öneme sahiptir. Çünkü tüm dünya rezervlerinin %70’inden fazlasına sahip olmamız söz konusu madeni çok anlamlı hale getirmektedir. Bu, günümüz şartlarında dünya ihtiyacını tek başımıza 400 yıl süreyle karşılamak demektir. Yaklaşık 2,5 milyar ton olduğu tahmin edilen Bor rezervlerinin bugünkü piyasa değeri bir trilyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Ekonomik zorluklar içinde bulunan ülkemizin buna neden olan dış borcu ile karşılaştırıldığında bir servete sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Bu rakam, bor madeninin işlenmemiş halinin fiyatıdır. Yabancı ülkelerce yüksek teknoloji ile işlenerek “Uç Bor” haline gelen ürün, maden değerinin yüzlerce katını aşmaktadır. Maalesef henüz sahip olamadığımız bu teknolojinin ülkemize kazandırılması ile servetimizin daha da artacağı ortadadır.

Ülkemiz bor madeni rezervlerine sahip olma açısından şanslı bir konumdadır. Dünya toplam bor madeni rezervlerinin 2/3 si ülkemizdedir.(bilinen toplam dünya rezervi 3 milyar tondur.) Türkiye’nin dünya bor pazarından aldığı pay, sahip olduğu rezerv ile doğru orantılı değildir. Dünya bor pazarı yaklaşık 1,2 milyar dolar düzeyindedir. Eti Holding bu pazarın ancak %20 sine sahiptir (250 milyon dolar). Bu durumun en önemli nedenlerinden biri de Türkiye ihracatının 2/3’ünü, ham cevher olarak ihraç etmesinden kaynaklanmaktadır. (ham cevher satışı yaklaşık 600.000 ton/yıl ve 350.000 ton rafine ihracatı) Dünya bor madeni piyasasında ham cevher olarak kullanılan ana kaynağın, Türkiye’den yapılan ihracatla karşılandığı bilinmektedir.

Türkiye’nin bor politikası genellikle ihracata yönelik olarak belirlenmiştir. Bu politika bor madeni türevlerini tüketen sanayilerin ülkemizde gelişememesinin nedenlerinden biri olmuştur. Çünkü istisnai haller dışında tamamı yabancı ülkelere satılmaktadır. Ancak sanayicimiz sahip olmadığımız teknoloji yüzünden İşlenmiş “Uç Bor”‘u yine yabancı ülkelerden döviz karşılığında temin
etmektedir. Bu da milli bir servet kaybı anlamına gelmektedir . Ülkemizin içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle yapılan “Kaynak Yaratma” çabaları sırasında bor madenleri de özelleştirme kapsamına alınmış ancak medyanın, öğretim üyelerinin ve mühendislik odalarının yoğun kampanyaları ile özelleştirme kapsamından çıkarılmıştır. Çünkü Ortadoğu’da petrol neyse, fiberglas teknolojisine sahip olduğumuzda bor da Türkiye için aynı anlama gelecektir. Özelleştirme kararının uygulanması halinde, ülkemizin stratejik madenlerinin, yabancıların eline geçeceği endişesi vardır. Dolayısı ile ülkemizin en değerli yer altı zenginliği durumundaki bor tuzlarının Devlet eliyle işletilmesi hem bir yasal zorunluluk, hem de ülke menfaatleri açısından bir gereklilik arz etmektedir.

Teknolojimiz, bor madenlerimizi işleyebilecek düzeye gelinceye kadar elde tutma zorunluluğu ülkemiz aydınları ve bilim adamlarının hemfikir oldukları bir konudur. Çünkü bor madenleri, 200 sanayi dalında kullanılması ve yılda en az 300 milyon dolar ihracat geliri sağlaması sebebiyle Türkiye için bir güç unsurudur.

CUMHURİYET DÖNEMİ
TÜRKİYE BOR MADENCİLİĞİNİN KRONOLOJİSİ

* 1950 Bigadiç (Balıkesir), kolemanit + üleksit yatağını özel sektörün işletmeye başlaması
* 1954 Kestelek (Bursa) kolemanit + probertit yatağını özel sektörün işletmeye başlaması
* 1956 Emet (Kütahya) kolemanit yatağının Etibank + özel sektörün işletmeye başlaması
* 1962 Kırka boraks yatağından Türk Boraks şirketinin sodyum tuzu ihracatı yapmaya başlaması
* 1964 Etibank tarafından Bandırma bor tesislerinin kurulması 1966 Kırka boraks yataklarının Etibank’a devri
* 1970 Kırka boraks yatağının Etibank tarafından işletilmeye başlanması ve rafine bor tesislerinin kurulması
* 1978 2172 sayılı yasa ile tüm bor işletmelerinin kamulaştırılması
* 1983 2840 sayılı yasa ile bor madenlerinin Etibank tarafından işletilmesi, üretilmesi ve pazarlanmasının tekrar teyit edilmesi
* 1998 Etibank’ın ETİ Holding A.Ş.adını alması
* 2004 Eti Holding A.Ş., tekrar yeniden yapılandırma çerçevesinde Ocak 2004 ayında 09.01.2004 tarih ve 2004 / 6731 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi.

 

Bor Tarihçesi

Bor tuzları, 4000 yıl önce ilk kez Tibet’de kullanmıştır. Bor, Mısırlılarda mumyalamada, Romalılarda cam yapımında , antik çağlarda Babilliler ve Etilerde, altın ve gümüş işletmeciliğinde lehim olarak , Eski Yunan ve Romalılarda zemine serpilerek arena temizliği için kullanılmıştır.

Bor madeni Avrupa’ya, Tibet’ten Marko Polo tarafından getirilmiştir. 875 yılında ise, Araplar ilk kez bor tuzlarından ilaç yapmışlardır.

İlk borik asit; 1700 li yılların başında demir sülfat ile boraksın ısıtılması ile kimya öğretmeni William Homberg tarafından elde edilmiştir.

Elementel bor ise 1808 yılında Fransız Kimyacı Gay-Lussac ile Baron Louis Thenard ve bağımsız olarak aynı zamanda İngiliz kimyacı Sir Humpry Davy tarafından bulunmuştur.

Modern bor endüstrisi ise 13. yy’ da Marco Polo tarafından Tibet’ ten Avrupa’ya getirilmesiyle başlamıştır.  1771 yılında, İtalya’nın Tuscani bölgesindeki sıcak su kaynaklarında Sassolit bulunduğu anlaşılmıştır. 1830 yılında İtalya’da borik asit üretimi başlamıştır.

1852’ de Şili’ de endüstriyel anlamda ilk boraks madenciliği başlamıştır.  Nevada,  Calıfornia, Caliko  Moutain ve Kramer yöresindeki yatakların bulunarak işletilmeye alınmasıyla ABD dünya bor gereksinimini karşılayan birinci ülke haline gelmiştir..

Türkiye’ de ilk işletmenin 1861 yılında çıkartılan Maadin Nizannamesi uyarınca 1865 yılında bir Fransız şirketine 20 senelik işletme imtiyazı verilmesiyle başladığı bilinmektedir.

İLK BOR MADENİNİN ANADOLUDAKİ KEŞFİ :

1850 yılında, Fransız mühendis Camille Desmazures’e İstanbul’da alçı taşından yapılmış bir heykel hediye edilmiştir. Fransız mühendis Desmazures, heykel üzerinde yaptırdığı analiz sonucunda, heykelin yüksek oranda boraks içerdiği anlamıştır. Bu şekilde, Anadolu’da bor madeninin varlığı

ortaya çıkmıştır. Heykelin yapıldığı madenin geldiği yöre ise, Balıkesir’in Susurluk ilçesinin Sultan Çayırı’dır. Desmazures, Anadolu’da pandermit adı verilen bor madenine ulaşmış oldu.. Desmazures ve ortağı Groppler, Pandermit madenini 20 sene süreyle alçı taşı olarak Avrupa’ya satmışlardır. Boraks üzerindeki bu oyun, uzun yıllar bu şekilde sürmüştür.

Osmanlılarca, Bu cevherin bor madeni olduğunun anlaşılması üzerine, bu kez de yabancılar cevheri, buğdaylar altında yurt dışına kaçırılmaya devam etmişlerdir. Bu kurulan düzene, kapitülasyon sarmalında olan Osmanlı Hükümetinin karşı çıkması olanaksızdı.. Çünkü yabancı ülkelerin Elçileri ve onların atadığı Komiserler, Osmanlı İmparatorluğu’nu idare ediyorlardı.

ANADOLU BOR MADENİ ÜZERİNDE OYNANAN OYUNLAR :

Bu arada içimizden olanlar acaba ne yapıyorlardı? Ermeni vatandaşlarımızdan Artin Dadyan Paşa Dışişleri Müşteşarı, Agop Kazasyan Paşa önce Hazine Bakanı sonra da Maliye Bakanı olmuştur. Sakız Ohannes Paşa ise, sırayla Dışişleri Bakanlığı Özel Kalemi sonra da Hazine Bakanı olmuştur. Osmanlı’nın Ermeni Bakanları,  Yerli şirketlere işletme ruhsatı vermeyip Yabancı şirketlere veriyorlardı.

ANADOLU MADENLERİ ÜZERİNDE YAPILAN ULUSAL MÜCADELE

1919’dan 1923 yılına kadar ulusal Kurtuluş Savaşı veren Türk ulusu, 1923’den sonra Anadolu’daki yabancı kumpanyalardan kurtulma savaşı vermiştir. Bu savaş, Osmanlı borçlarının kontrolü amacıyla kurulmuş olan Duyun-u Umumiye ve Galata bankerlerine karşı verilmekteydi. Doğal kaynaklarımız

olan madenlerimiz, yabancıların alacakları karşılığı korkunç bir şekilde talan edilmiştir. Bu talanı, Cumhuriyet öncesi kurulan demiryolu güzergahını inceleyerek de görebiliriz. Demiryollarının,

Ankara’ya giderken Balıkesir’i dolaşmasındaki erek neydi? Yabancı şirketler, demiryolu hatları boyunca aldıkları ruhsatlarla, maden işletmeciliği yapmışlardır.

Türk Bor madenleri, 1904 yılında İngiliz William Vitaler’e geçmiştir. Yabancı Şirketlerce, Anadolu’da Boraks madeni çıkartılmasına Cumhuriyet devrinde de devam etmiştir. 1927 tarihinde ise, Türk bor madenleri John Oved Rıd’e daha sonra da Lord Meven Mervil’in eline geçmiştir. 1938 yılında ise, Desmont Abel Smith elinde bulunan Boraks Madenlerini, Dünya Tekeli US Borax Consolidated Ltd’ye devretmiştir. Türk Bor Madenlerinin Ulusal Kurumlara geçişi Bor madeni üzerindeki Amerikan – İngiliz egemenliği, ancak 1935’de kurulan ulusal kurumumuz ETİBANK sayesinde kırılır.

1950 yılına kadar, US Borax Türkiye`deki tek bor üreticidir. US Borax, 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’den yılda 15-16 bin ton ihracat yapmıştır. Ama aynı şirket, Türklerin Almanya’ya satış yapmasını engellemiştir. Türkiye’nin Bor ihracatı, 2000 tona düşürülmüştür.

1955 yılında US Borax, Türklere %2 hissesini vererek, Türk Borax Madenciliği adını almıştır. Bu şirkette çalışan ambar memuru Hüseyin Zeren, Türk Mühendislerin, yabancılarla yaptığı işbirliğini ortaya çıkarmıştır.

1956 tarihinde Kütahya Emet’te bor madeni bulundu. 1959 yılında ise, Kırka bölgesinde, Mortaş grubu (Yırcalı), Türk Borax (US Borax) ve Maden Tetkik Araştıma (MTA) bor araştırıyordu. Bu sahada araştırma yapan MTA’lı mühendis Sefer Demircan ise, bölgedeki ilk tinkal cevherini bulmuştur. Demircan, Rezervi MTA’ya bildireceğine Sırrı Yırcalı’ya bildirmiştir. Yırcalı (Mortaş), bir çok bor maden sahasını kapatarak, US Borax’la ortaklık ilişkisini girdi. Bu ortaklık, maden meslek dergisi olan‘Metal Bülletin’de de ilan edildi.

150 YILLIK BOR SERÜVENİ

Ülkemize bugün yılda 400 milyon dolar kazandıran, bor madenlerimizi ele geçirmek için geçmişte olduğu gibi, bugün de çeşitli senaryolar düşünenler olabilir

Susurluk sultançayırı bor maden ocaklarından, yabancı şirketlerinin deve katarlarıyla  limana götürdükleri bor madeni (pandermit)

1860- 1959

a.. 1860 yılında İngilizler 60 bin İngiliz lirası vererek Balıkesir- Susurluk’taki boraks maden sahalarının maden işletme imtiyazını alıp, pandermit madeni adı altında yurtdışına götürmeye başladı.

b.. 1956 yılında MTA Kütahya Emet’te önemli bir bor madeni olan kolamenit yatağını keşfetti. O tarihte MTA’nın Umum Müdür Muavini olan Ömer Eskici, Etibank Umum Müdür Muavini olan Tahsin Yalabık’a durumu haber eder. Bunun üzerine bulunan yeni bor yatağının başkalarının eline geçmesini önlemek için saha Etibank’a devredildi.

c.. Etibank 1959 yılında yurtdışına ilk bor madeni ihracatını İtalya’ya tonu 44 dolardan kolemanit satarak gerçekleştirdi.

d.. O tarihe kadar dünyada tek üretici konumda olan İngiliz asıllı US Borax şirketinin dünya üzerinde 99 yıl süren monopolü Etibank’ın İtalya’ya bor madeni satmasıyla kırılmış oldu.

e.. İngiliz monopolü Etibank’ın piyasaya girmesi üzerine İtalya’ya yaptığı bor satışlarında fiyat kırmaya başladı. Etibank’la giriştiği rekabet sonucunda bor madeninin fiyatını 17 dolara düşürdü

a.. Etibank’ın dünyada ikinci bor madeni üreticisi olarak devreye girmesinden sonra İngiliz şirketi dünyadaki eğemenliğini sürdürebilmek için Etibank ve Türkiye üzerinde çeşitli senaryoları denemeye başladı.

b.. İlk olarak dizginleri elinde tutabilmek amacıyla Etibank’a ortaklık teklifinde bulundu. Burada asıl amaç Etibank’ın rafine ürün üretimine yönelmesini önleyip, sadece bir hammadde üreticisi olarak kalmasını temin etmek idi.

c.. Etibank’ın rafineri kuralım teklifi üzerine, Etibank’a 3000 ton/yıl dan fazla kapasiteli bir yatırım karlı olmaz diyerek çok pahalı bir yöntemle Türkiye’de ortak bir rafineri kuracakmış gibi davrandılar. Etibank kurulacak rafinerinin 20 000 ton /yıl olmasını isteyince bu sefer işi yokuşa sürmek için ortaklıkta % 51 payın kendilerinde olmalarını şart koştular. Etibank bunu kabul etmeyince çeşitli bahaneler ileri sürerek oyalamalarını sürdürdüler.

d.. Etibank rafineri kurmak için Polonya ile anlaştı. Ancak İngilizler Nato’yu devreye sokarak Türkiye’de rafineri kurulmasını engellediler.

e.. 1960 yılına gelindiğinde ülkemizdeki bor sahalarının bir kısmı Etibank’ın, bir kısmı İngiliz şirketinin, bir kısmıda Türk firması kuruluş ve kişilerin elinde bulunuyordu.

f.. Etibank rekabetin getirdiği düşük fiyatı gidermek için Türk özel firmalarıyla bir toplantı tertipledi. Onlara ” bir ofis kuralım, üretilen bor madenleri ofis tarafından tek elden satılsın, herkes kalitesine ve üretim miktarına göre payına düşeni alsın ” şeklinde bir öneri sundu. Ama başarılı olamadı.

g.. Çünkü İngiliz monopolu bu küçük üreticilerin üzerinde etkili oluyordu. Zira kendilerine böyle bir ortaklığa giderlerse Türk mallarının alınmayacağını ve zarara uğrayacaklarını el altından tehdit olarak onlara iletiyordu.

h.. Bu arada, monopol İngiltereden uzman jeolog ve maden mühendisleri getirerek, bölgede bor madeni bulunabilecek sahaların ruhsatını alıyordu. Amaç maden aramak değil, kendilerine Türklerin rakip olmasını önlemek amacıyla, yeni bor madeni bulunabilecek yerlerin ruhsatlarını alarak, bu bölgelerde arama yapılmasını önlemekti.

i.. Hatta bu bölgede elinde bor sahası ruhsatı bulunan küçük madencilerden birkaç sahanın ruhsatını satın almasına rağmen bu sahalarda herhangi bir üretim faaliyetine geçmedi.

j.. 1960 – 1968 yılları arasında Etibank’la monopol firma U.S Borax arasında kıyasıya bir fiyat belirleme savaşı yaşandı. Bunun sonucunda 1968 yılında İngiliz şirketinin imtiyazları devlet tarafından Etibank’a devredilmesiyle bor madeni işletmeciliği tamamen Türk firmalarına verilmiş oldu.
1968- 1978

a.. Bor madenlerinin üretimi hem Etibank hem de Türk aile şirketleri tarafından yapılıyordu.

b.. Monopol bu defa Türkiye’deki aile şirketlerini kullanarak bor madenlerinin fiyatlarını istediği gibi yönlendiriyordu. Bunun sonucu olarak 1974 yılına gelindiğinde fiyatlar 30 dolarlara düşmüştü. Bir başka ifadeyle dünyanın en kaliteli bor madenlerimiz kireç fiyatına satılıyordu.

c.. Bu nedenle bor cevherlerinin tek elden üretilmesi ve pazarlanmasının ülke menfaatine olacağı düşünülerek 1978 yılında 2172 sayılı yasa ile bor madenleri devletleştirildi.

d.. Bor ihracatından para kazanan aile şirketleri hiç bir teknolojik yatırım yapmaksızın ilkel koşullarda ürtimlerini sürdürüyorlardı. Oysa Etibank ülkeye daha fazla döviz kazandıracak rafineri tesisleri kurmuştu. Bor madenleri birbirini ikame edebildiği için, Etibank’ın dünya piyasalarında etkili olması, ancak rakibi US Boraks gibi, tekel konumunda olması ile mümkün olabilirdi.

a.. Etibank bor üretiminde ve pazarlanmasında tekel olduktan sonra katma değeri yüksek bor türevlerini üretmeye yöneldi. Boraks dekahidrat, penta hidrat, borik asit, sodyum perborat, sodyum perborat monohidrat v.b ürünleri üretip ihraç etmeye başladı.

b.. Bunun yanında dünya bor piyasasını çok yakından izlemeye başladı.
c.. 1978 yılında toplam 83 milyon dolar olan bor ihracatımız, 2007 yılında 400 milyon dolara ulaştı.

d.. Tek elden pazarlamanın verdiği avantajla tonu 40-60 dolardan satılan ham bor madeni bugün ortalama 250-300, rafine ürünler ise 500-800 dolardan satılmaktadır.

e.. Eti Maden Bor İşletmeleri nin katma değer üretimini arttırmaya yönelik rafine ürün yatırımları sonucu Türkiye % 100 ham cevher satan ülke konumundan % 20 konsantre ürün % 80 rafine ürün satan ülke konumuna geldi.

f.. Eti Maden Bor İşletmeleri bütün bunların sonucunda dünya bor pazarının % 37’sini kontrol eder hale geldi.

g.. Aracıları ortadan kaldırarak doğrudan tüketicinin kapısına mal ve ürün verebilecek bir pazarlama ağına kavuştu

1978- 2000   1959 – 1968

Özetle söylenecek olursa 1978 yılı öncesi, bu sektördeki yerli ve yabancı özel işletmeler fiyatlarda büyük indirimler yaparak birbirlerinin pazarını kapma yarışına girmişlerdir. Ancak çok kalitelilerinin çıkartılıp diğerlerinin yeraltında bırakıldığı, ciddi yatırım yapılmadan çevreye, doğaya, tarıma herhangi bir özen gösterilmeden yapılan iptidai denecek şekilde madencilik faaliyetleri yapılmış ve ülke büyük miktarda döviz kaybettiği gibi yer altı servetleri ucuz fıyatlarla yabancıların hizmetine sunulmuştur.

62.163 Okunma 24 Kas 2010

Benzer Yazılar

Yorumlar

Yorumlar(10)
    • bor madeni
      bor madeni Mart 23, 2011

      Paylaşılan bilgiler için teşekkür ederim, Ülkenin değerli madenlerinden biri olan Bor konusunda insanları bilinçlendirmek için hazırlanan bu web sayfasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ederim. Madenlerimizin ülkenin geleceği olduğu düşüncesi ile yolan çıkan Tire Bor Hareketi Derneği nin web sitesinide incelemenizi tavsiye ederim. tirebor.com

    • hatice gündüz
      hatice gündüz Şubat 20, 2012

      kimya dersinde proje aldım ve kimya öğretmenim mta ya giderek bor maddenin türkiye için önemini yerinde belgelendirmemi istiyor fakat gidemiyorum ne yapa bilirim

    • bedriye
      bedriye Mart 25, 2012

      bor yataklarının yatırım önerileri nelerdir ????????? NÜTFEN PERFORMANS ÖDEVİM yardımcı olun :(((

    • büşra
      büşra Mart 25, 2012

      bedriye hanımın aynı ödevi banada lazım nütfen yardımcı olurmusunuz 🙂 :S 😀 😮

    • ali ışık
      ali ışık Ocak 13, 2013

      bor madenini nereden alabilirim.yardımcı olursanız sevinirim

    • ismet erbay
      ismet erbay Eylül 12, 2013

      gözden kaçırdığımız manisa salihlide de bor madeni çokca mevcutdur bilginize sunarız

    • sanat07
      sanat07 Aralık 2, 2015

      Şu yazıyı okuyunca aklıma hedef 2023 cüler geliyor. Bu yazıları okuyupta ülkemizde maden çıkartıldığından haberleri yok hala facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde çıkartılmıyor gibi gösterim biz çıkartacağız falan fıstık reklamları dönüyor. Mantıken düşünün ülkemizde Adıyamanda yabancılar tarafından petrol çıkartılıyor ve yap işlet devret misali %8 pay alıyoruz, devlet çıkartmıyor sebebi elbetki vardır buda sanırım açılan kuyuların maliyeti ve her açılan kuyunun dolu çıkıp çıkmayacağından kaynaklı, Koza altın grubunun ise herkes altın madeni çıkarttığını biliyor, Kömür derseniz keza öyle her yerde madeni var, bor da görüldüğü gibi heryerde çıkartılıyormuş 🙂 ee Demir çelik fabrikalarımızda var. Kim bilir daha ne madenler var çıkartılan. Ya bende bi saflık var yada bu şekilde mantık yürütemeyen insanlar hala Lozandaki olmayan gizli bir anlaşmaya kafayı takmış durumda.

Şuanda süpermerve adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz.Cevabı iptal etmek için tıklayın.